Friday, February 20, 2009

Ömür'den kandilli'den


Yazıya başlamadan önce Leman Sam şarkısının sözleri ;

Youtube'u açabilenler için " İstanbul'da bir Pazar" adında kayıtlı şarkısıyla beraber bir video ….
http://www.youtube.com/watch?v=4jdfxBcPEao

Kandilli - Leman Sam


Kandilli'de bir çilingir sofrası
Balık roka bir de yanında rakı
İnsan hali saza söze meraklı
Martı uyur şişe dibi görünür

Aman muhterem yaman muhterem
Bir muhabbet bin can demek
Buralarda eğlenmek

Denizde kürek
Karada direk
Rumeli'nde atar yürek
Süslü de bebek şarkı demek
Beyoğlu'nda gezer felek
Ah . beyoğlu'nda gezer felek

Marmara'dan esen yeller tez gelir
Etekleri yere değmez kız gelir
Aşıklara dünya işi vız gelir
Martı uyur şişe dibi görünür

Şarkıdan esinlenerek bu sefer de ikametgâhımızın bulunduğu İstanbul'un esrarengiz olduğu kadar sessiz de olan bu semtinden bahsedelim. Süslü de Bebek, Kandilliden de az da olsa bahsetmek gerek J
Yaklaşık iki senedir bu semtteyim. Ben anlatmadan tekrar eksisozluk yorumlarına başvuruyorum.

14. uykusunda bile yüzen bir boğaz semti . mehtabı sürükleyenleri meşhurdur.
15. istanbul bogazi'nin en guzel manzarasini sunduguna inandigim anadolu yakasi semti.

burada bogaz hafifce bir kivrilir, l veyahut da v sekli alir. boylece bulundugunuz tarafa gore ister bogazici koprusu'nu ister fatih sultan mehmet koprusu'nu tam karsidan, sanki bogazin ortasinda oturuyormuscasina izleyebilirsiniz. tercihimiz elbette fatih sultan mehmet koprusudur, cunku bir yaninda rumeli hisari'ni, diger yaninda ise anadolu hisari'ni barindiran koprumuz, bogazici koprusu gibi pavyon temali isiklandirilmamistir. kandilli iskelesi'nin kenarindaki tas platforma oturup ayaklarinizi bogaza dogru sallandirarak tam karsidan size dogru gelen gemileri seyredebilir, kafanizin icinde donup duran "bu sehrin bu kadar guzel olduguna inanamiyorum" loop'una kendinizi kaptirabilirsiniz.
Kandilli deyince benim aklıma hemen deprem gelirdi, büyük ihtimalle sizlerin aklına da o gelecektir. Babamız da deprem uzmanı İnşaat mühendisi olunca bize burayı uygun görmüş:) Ama bir süre burada yaşadıktan sonra şarkılardaki sözler daha bir anlamlı geliyor. Babam kusura bakmasın:)
14. maddede semt için yazılan " uykusunda bile yüzen boğaz semti" tanımı tam oturmuş. Evden iskeleye inişim 10 dakika ama çıkışım 1 saat sürüyor. Malum birinci vitese takıp yokuş yukarı çıkması o kadar da kolay değil, ne kadar da genç olsak daJ Ama denildiği gibi uykusunda yüzüyor, o kadar sessiz sakin uyuyor ki o yokuşta, bir tek aslan kesilmiş köpeklerinin sesini duyuyorsunuz.




Neyse o yokuşu daha da açalım, sonra da sizleri aşağıya indirip 15. Maddede bahsedilen İstanbul'un en güzel boğaz manzarasını yaşatmaya çalışalım. Dediğim gibi inişi 10 dakika. Ama o 10 dakika içerisinde eşsiz bir tarihe tanıklık ediyorsunuz. Köşklerin yanında, bildiğim kadarıyla çoğu kaçak olan villalar ve siteler mevcut. Köşkleri çok yakından görebiliyorsunuz ama bu kaçak yapılar o kadar izole edilmiş ki, yanına bile yaklaşamazsınız. Kapıdaki güvenlik görevlileri ve dikenli tellerin olduğu duvarlar ürkütür insanı.
Bu villalar yokuşun tepesinde . Sonrasında ağaçların sarmaladığı caddelerde, aralara sıkışmış köşkler önünüze çıkar. Eve gelen her misafirime tattırmaya çalışıyorum bu zevki ve her seferinde ben de ilk günkü kadar zevk alıyorum. Tarihini bilmesem de anlatıveriyorum mimarisini, geçmişini...
Daha da inince muhakkak ki bir film setine rastlarsınız burada. Ben 5 inişimin birinde rastlıyorum bu kalabalıklara. İşte buradaki sessizliği, bazı zamanlar dizi çekimleri bozuyor olsa da ayrı bir renk katıyorlar semtime. Hoş geliyorlar…
Yavaş yavaş iskeleye doğru kıvrılıyoruz. Bir kere bile buradan vapura binmek nasip olmadı ama kendisini izlemek ayrı bir keyif veriyor insana. Bembeyaz ahşaptan yapılmış bu iskele, yanına bağlanmış kayıklarla büyülüyor insanı. Gece İstanbul'un diğer iskeleleri gibi turuncuya boyanan rengiyle ayrı bir havada bizim iskele.
Buraya kadar gelmişken iskele dibinde olan " Suna'nın yeri"den bahsetmek gerekir. Suna abla sağolsun her geçişimizde selamlar bizi. Ama çok dert çekmiş, ben bahsetmeyeyim hemen eksisozluk'e imdadımıza yetişsin:)
2. o cami orda olduğu sürece ruhsat meselesini halledemeyeceği için içki servisini binbir taklayla yapmaya devam edecek müessese
6. yazin ortasinda adami hasta edecek kadar serin mekandir. mutlaka bir hirka ile gidilmelidir. suna hanimin da ellerinden öpülmelidir.
7. bardağın etrafı peçete ile kapatılmış iki duble rakı, dandik bir salata, kalamar, karpuz-kavun ve bir porsiyon mezgite 90 ytl hesap çıkartan mekan. sırf 60 ytl manzaraya yazıyor amcamlar herhalde.
Tamam doğru çok pahalı hizmetleri olduğu, hatta ruhsat alamadıkları için içki dolu bardakları peçete ile sarıp verdikleri… Zaten onun içindir ki oradan sola doğru kıvrıldığınızda mekânın müdavimleri, oraya kurdukları seyyar masalarıyla karşılarlar sizi. Balığı sahilden tutup, hemen ızgaralarına koyup, rakılarıyla İstanbul'un bu eşsiz manzarasını izleme alternatifini yaratmışlardır orda. Türk milleti, boşluğu görünce affetmiyor:)
Sola doğru dönünce dedim ya, işte bu sahil İstanbul'da yalıların önüne yapılmış tek uzun, halka açık olan rıhtımdır. Herhalde bu köşk sahipleri çokça mücadele etmişlerdir belediye ile, ama yalıları bir sade İstanbullu olarak bu kadar yakından izlemek burada nasip oluyor insana. Onlarca balıkçıyı görürsünüz orda, sabahın erken saatlerinde hazırlanmışlardır kilolarca istavriti, kıraçayı tutmak için. Akşama doğru da alırlar poşet dolusu balıkları… Bazısı kalır orda, dediğim gibi alternatif eğlencelerini kendilerince hazırlamışlardır.






O kaldırım şeklinde olan, yalıların önündeki rıhtım, bayağı bir uzundur. Sonuna geldiğinizde, İstanbul'un bence de en güzel manzarası karşılar sizi. Neden mi? Herhalde kıtaları birbirine bağlayan iki köprüyü aynı anda başka yerde göremezsiniz. Burası kişisel olarak benim dinlenme mekanımdırJ Dinlenme dediğim azıcık gürültü çıkarınca yalı sahipleri uyarıverir sizi. Bir de sesnörlü lambalar koymuşlardır ki, kıpırdadığınız anda o güzelim manzara bir yana kalır, etrafınız projektörlerle apaydınlık oluverir. Kıpırdaman izleyiniz :)
Yine uzattık. Şarkıyı dinleyince bir iki kelam edeyim, bu haftayı da yazmadan boş geçmeyim dedim.
Umarım bu kadar tanıtımdan sonra bir İstEMbul'u burada yaparız.
Ha bu arada listEM üyelerinden birkaçına Suna Abla'nın yerinde şans eseri rastladığım da olmuştur. İsim de veririm, merak edenleriniz vardır belkiJ
iyi geceler....

1 comment:

Gonca said...

ömürden seni bloğuma ekledim. Bloğunu renkli ve hoş buldum.
Gonca BOrça.