Thursday, July 16, 2009
Tirebolu'nun T'si
Geçtiğimiz haftasonunu(11-12 Temmuz) doya doya memleketim Tirebolu'da geçirdim.
Havalar da böyle güzel olunca deniz, güneş,kumsal keyfine de doyamadım.
Deniz süt liman, hava pırıl pırıl. Böyle bulmak kolay değil buraları.Adı üzerinde Karadeniz. Çoğu zaman da kapkara olur ki o zaman ev penceresinden denizdeki fırtınayı, yağmuru izlersin. O zaman da ayrı bir keyiflidir.
Tüm haftasonu denizden çıkmadım. Çıkamadım. Akdeniz gibi tuzlu değildir. Daya ağzını kana kana iç suyunu. Havuz gibiydi.İstersen çık içinden. Karadenizde de denize mi girilirmiş diyenlere atıfta bulunduğum fotoları görebilirsiniz.
Akşam deniz sefasından eve döndüğümüzde, sağolsun bizim köydekiler sabah tuttukları mezgitleri getirmişler. Bir güzel onu da tavada, mısır unu ile kızarttıktan sonra afiyetle yedik. Güneşin denize batışını da, lezzetli mezgitleri yerken bir başka keyifliydi.
Geceye kalmadan, Tirebolu şehir merkezinin yolunu tuttuk. Bizim cenevizlilerden kalan kalemiz ne de güzel aydınlatılmış. Adet halini aldı, yemek yedikten sonra deniz kenarında çekirdek çitliyerek yürümek. Akın akın,insanlar deniz kenarına gelmiş, çitliyorlar.
Sanki görevmişcesine çıt,çıt. Zor kurtardım kendimi...
Pazar günü de benzer güneş ve örtü gibi deniz olunca yine suda kaldık. Biraz abartmış olacağız ki, kısa zamanda gündüz fenerine dönmüşüz. Neyse tenimiz müsait, cayır cayır yansak da problem yok. Yatağa rahat yatar, rahat uyuruz. Koruyucu bakım da hak getire olunca durumu yıllarca kabullendik.
Pazar günleri de ayrı bir güzeldir. En önemli nedeni bütün kasaba evde pide içlerini hazırlar, fırının yolunu tutar. Biz iç falan hazırlamadan gittik,bu sefer fırına. O da güzeldir, zahmetsiz:D Can yakar yerken. Hele de bu sıcakta, yumurtalı yağlı açık pideyi mideye indirmek her baba yiğidin işi, değildir. Biz onda da cesur davrandık:D Nasıl eriyecek bilemem.
Dönüş yoluna geçmeden, bu sene oralara erken gidince fındık getiremedik. Eylüle kadar da gidemeyiz ama bolca Tirebolu çayı (42 no'lu) getirdim yanımda. Markam ofise ve evimize uğrayanlara ikramımız olsun!
Yolculuk konusunda da, geçen senelerde de anlatmış, çokca dertlenmiştim. Yollarımız otoban oldu. Ulaşım kolay kolay olmasına ama perişan etmişler sahili. Tirebolu'dan Trabzon'a giderken içim parçalandı.
Tüm Rusya tatil için Batum'u tatil yeri bellemişken. Biz güneyde tatil şansı olan ülke vatandaşları olarak harcamışız güzelim Karadeniz sahillerini. O zamanlar biraz daha büyük olsaydım ön saflarda verirdim bunun mücadelesini ama neyse ki en azından hemşerilerim imza toplayıp Tirebolu sahilini kurtarmışlar.
Tam 2215 km'lik tünel geçiyor Tirebolu'nun altından. Oraları kurtarmışız ancak bizim evin önündeki "T" mahmuzları beni çok üzüyor. Tünel bizim orda bitince, önümüze kocaman bir otoban hattını çektiler. O otobanı korumak için de koca koca "T" mahmuzları yaptılar. Tirebolu'nun T'leri diye avutsam da kendimi, Göreleli, Espiyeli, Beşikdüzülüler yapsın? Onların ne suçu vardı.
İlerde düzelmez, düzeltemeyiz ama harcamışız sahilleri, onu bir kez daha gördüm. Şimdi, havaların ısınması, güneyin daha da ısınması ile potansiyeli yüksek Karadeniz turizminde, denizi olmadan nasıl turist çekilecek? Neyse ki tüm rakiplerimizi bu şekilde elendi, denize girmek, yaylalı, bol balıklı, bol Tirebolu çaylı bir Karadeniz tatili geçirmek için Tirebolu tek uygun yer haline geldi.
Bekleriz efendim...
Subscribe to:
Posts (Atom)