Friday, February 26, 2010

Birlikte Hareket Etmeyi Öğrenmişiz- Metrobüs Heyecanı!



Merhaba,

Bu akşam, ısrarlar üzerine metrobüsle, yorgun olmama rağmen karşıya (Avrupa'ya) geçtik.

Geçmez olaydım.

Geçmez kadar da oldum gerçi.

GS maçı varmış. Takip etmeyen bir kişilik, ve buluşacağım kişiler de bu konudan bihaber olunca başıma muhteşem bir macera geldi.

Benzer olayları ÖHO ve Belediye otobüslerinde severek yaşamıştım.

Metrobüslerde de oluyormuş.

Hatta merdivenli, tel sarmalı durakları olunca otobüsün dışına da taşıyor metrobüs sisteminde...

Bu görüntüler saat 20:00 sularında Mecidiyeköy'de çekildi.

Çekilmek zorunda kalındı desem daha doğru. O kalabalığa girip, mücadele etmektense uzaktan kahkahalarla izledim durumu.

Bir insan yığını.

Otobüsün içi zaten tıka basa. Tutamaçları tutmanıza gerek yok, bulunduğunuz yerde asılı kalıyorsunuz.

Amma, metrobüs o döndüğü viyadüklere gelince, yolcular öyle bir içice geçiyor ki sormayın. Halkayı bitirene kadar merkezkaçtan millet üst üste geçiyor.

Mecidiyeköy'de inmek isterken, ineceklerle binecekler akraba oluyor. Sırtçantasıyla gezen bendenizin, o anda kolu kopuyordu ya neyse...

Çıkmakla bitmiyor macera bir de merdivenlerden inip, durak sisteminden kurtulmanız lazım.

Adeta akan bir dere gibi, kaptırıyorsunuz kalabalığa kendinizi. Sürükleniyorsunuz , tel örgü, sınırlar vs. derken lavaboda suyun deliğe aktığı gibi merdivenlere akıyorsunuz koca bir kalabalık olarak.

Yatağını bulmaya çalışan dere misali akıyorsunuz...

Nasıl bir şey? Yaşanmadan olmaz! Yani anlatım olarak benden bu kadar...

İstanbul dışında yaşayanlar, burda metro, kendi aracı veya minibüs kullananlar, bu macerayı muhakkak yaşamalısınız.

İstanbullu olmanın en baş şartlarından biri. Şiddetle tavsiye ederim.

Hem insanlara daha yakınlaşma, hem de şehrin gerçek yüzünü görme şansınız oluyor.

Birlikte hareket etmeyi öğreniyorsunuz :) İstanbullular olarak bunu başarabildiğimizi gördüm, ülkem adına umutlandım bu akşam...

Koca İstanbul, salkım salkım tan yelleri estiğinde, metrobüslerine binmeyi nasip eyle...

İyi geceler

Ömürden Sezgin
Halkın hep içindeki Marka Mühendisi
http://www.omurdensezgin.com




Sunday, February 14, 2010

Bir Başka Açıdan İstanbul



Bir Baska Acidan İstanbul- Sanal Sergi

İstanbul

Güzel mi güzel

Çekici mi çekici bir kadın

Ama çok pasaklı giyinen....

Gözleri en kıymetli yeri ise, sanırım boğazı seçerdik

Kalem kaşları da üzerindeki köprüler olurdu

Haliç de yıllar önde bir kazadan kalan tatlı göz yarası olurdu

Kirpikleri de gözlerinin etrafına dağılmış yalılar olurdu herhalde

O tarihi vapurlar da açıp kapadığı göz kapakları...

Ağzı da Marmara denizi olur, dişleri de adalar...

Kalbi temiz, yardımsever Eyüp

Aklı fikri Taksim olurdu

Beyni yaşını belli etmese de herhalde Sultan Ahmet

Maslak'ta çalışır, Kadıköy'de otururdu, gençliği Beşiktaş'ta geçmiş olsa da ....

Enerjisini de gökyüzünden alırdı

Yollar da o heyecanını gösteren damarları olurdu, kanı da insanlar ve arabalar

Arada bir tıkansa da, rahatlatacak yeni kanallar bulurdu

Metrobüs herhalde damarlarına takılan bir "stand" olurdu:)

Yaşlı değil ama bu genç yaşta çok darbe almış bir kadın olurdu İstanbul

İstanbul muhakkak bir kadın olurdu...

İçinde sertlik, erkeklik de olurdu ama çekici, hala daha keşfedilmeyen bir kadın diye tasvir edilirdi

Asaletli, ama içi enerji dolu bir kadın...

Avrupa'da nam salmış, tanınan entellektüel bilgisi de olurdu...

İstanbul daha çok Anadolu'lu bir kadın olurdu

Avrupa'ya tam alışamamış, onun gibi gözükmeye çalışan ama beceremeyen bir kadın

Odaklanamayan, kendini tanımlamak istese de etrafında tanımlanamayan biri olurdu...

Paris, arkadaş olarak kabul etmediği, havalarda bir kadın arkadaşı

Tahran, Bağdat eski erkek dostları olarak kalırdı

New-York'a da özenirdi arada herhalde

Bakü ve Lefkoşe akrabası olurdu...

Şangayı da uzaktan tanırdı...

Ne bilim, bizler de onu izleyen, tavırlarına anlam vermeye çalışan, zorluğuna alışmış, dostları olurduk...

Ama samimiyetine güvenirdik....

Çekici bakışlarına her zaman vurulan, ayrılmaya cesaret edemeyenler olurduk...

İstanbul'un kıymetini bilmemiz için bize yol göstermesini bekler, bekler, hayıflanırdık...

İyi geceler