Tuesday, December 30, 2008

Karadeniz'de pide keyfi

Bayram için Samsun’a gittiğimde, tekrardan eski günlerdeki gibi pidelerin yendiği bir Pazar günü geçirdim. Kısaca, bu lezzetiyle ülke genelinde bilinen Samsun Pidesi nasıl hazırlanır onun hikâyesini anlatmak istiyorum. Şunu da baştan söylemek de yarar var. Ne kadar Samsun pidesi desem de, bizim ailecek yaptırdığımız, uzun pide yerine kayık şeklinde yapılan Tirebolu pidesidir aslında.

Pazar günleri Karadeniz’de pide günüdür. Samsun’un doğusu bugün kalkar kalkmaz pide malzemelerini hazırlar ve fırının yolunu tutar. Samsun’un en ünlü fırını Cunhuriyet fırınına gideriz bizler. Pide içi hazırlanmış, kaplara konmuş. Çıkacak pide sayısı kabaca hesaplanmış ve fırın ustasına söylencek şekilde hazır hale getirilmiştir.



Fırında genelde mevcut müşteriler sohbet halinde olurlar. Genelde bayların iştirak ettiği bu ortam memleket problemlerinin tartışıldığı mekâna dönüşür. Malum sıra alınıp beklemeye geçilince, eve tekrar dönmeyen kalabalık orda sohbete dalmayı tercih eder. Benim için en güzel yanlarından biridir bu sohbetler.

Sıra gelene kadar, farklı tarzda pideleri görme şansınız olur. Pidesi hazır olan tepsisini ustaya uzatır, usta keser biçer doğrar, tepsiye koyar pideleri. Farklı tarzda ve şekilde diyorum çünkü, malum her yiğidin tad alması farklı. Köken Tirebolu olunca, uzun Samsun pideleri yerine bizim tarzımız kayık şeklinde hazırlanan, içinde kıyma veya peynir dışında başka şeyler olmayan tarzdır. Biz içine yağı, yumurtayı evde hazırlar, koyarız.



Bu pide hazırlama, sıra bekleme, sohbet muhabbet derken 1 saati alır. O arada sohbet dışında günlük gazeteler alınır, pide ustasının anıları da dinlenir. Ne kadar anım vardır o Cumhuriyet fırının taş fırınının önünde. Ey gidi günler… Ha bu arada taş fırın olmalıdır pidenin yapıldığı yer, yoksa o farklı tadı alamazsınız, yapmacık olur zira diğer elektronik ocaklarda. Hamuru da önemlidir ayrıca, bitme riski de vardır geç gidildiğinde. Erken gelen en güzel hamuru kapar.

Pidelerimiz 1 saat sonra hazır hale gelir. O arada usta küreğiyle birkaç kere dışarı çıkarır pideleri, kontrol eder, döndürür ki eşit oranda ve güzel kızarsınlar. Tamamen hazır hale gelince teker teker atar fırının önüne. Evde yağını yumurtasını içine koyacağımız için biz kestirmeyiz pideleri. İlk başta Samsun’da garip gelmişse de, bu alışkanlığımızı öğrenmiştir ustamız, sorun olmaz.

Tepsiye koyulan pideler, güzelce sardıktan sonra evin yolu tutulur. Eve de önceden telefon açılır, amaç gelir gelmez içine koyulacak ilave malzemeler hazır olsun ki hemen başlayalım yemeye. Zira soğuyan pideden tadı iyi bir şekilde alamazsınız. Neyse zaman kaybetmeyelim bu yorumlarla.



Eve gelir gelmez, içine hazırlanan yağda yumurtalar eklenir. Çaylar hazırlanır. Sofra tam kıvamında oturulmak üzere hazırdır. Muhabbet edilmeden başlanır yenmeye çıtır çıtır pideler. Çatal bıçak asla kullanılmaz. Malum yağı, yumurtasıyla biraz daha akışkan hale gelen pideler ağza götürülürken damla damla yağların tabaklara damlaması gerekir. İşte o an şahanedir. Tadın doruklara ulaştığı hazzı yaşarsınız yerken. Çayı da yudumlarsınız ardına, demeyin keyfinize. Kısa sürmez yemesi. Biter ikinciyi alırsınız. Tekrar içini doldurursunuz. Tekrar mideye.








Ardından olanlar, yerkenki kadar keyifli olmaz. Mide şişmiştir, haraket dahi etmeye üşenen bünye televizyon karşısına çöküverir. Belki bir gazete okumaya yeltenirsin onu da başaramadan yığılır kalırsın koltuğa. Sonra aileden biri birden gaza gelir ve dışarı çıkma teklifinde bulunur. Biraz yürümek şarttır artık o kadar yedikten sonra. Samsun sahilleri bu yürüyüşü bekler. Biraz deniz kokusu, biraz temiz hava derken atarsın kaloriyi. Züğürt tesellisi ama işe yarar.

Bir Pazar Samsun’da böyle geçer. Bekleriz bir gün misafirliğe….