Thursday, November 02, 2006

DiscoVeryFar

DiscoVeryFar !!! My story...

Wednesday, November 01, 2006

DiscoVeryFar.... (English)
















There have been actually 2 months that I came to this small far eastern island. I just want to share my new impressions, observations with you. First of all, this place is really different when I compare Singapore and Malaysia. I had the real far eastern feeling here with the motorbikes, bikes, crowded streets outside and different kinds of food smellingJ))

I just want to start from the streets. Crowded, and the traffic is even crazier than Turkey with lots of motorbikes moving at the same time. They are really good at riding motorbikes even with 4 members of family can get on the same vehicle. Crazy!! (streets video http://www.youtube.com/watch?v=mh51QBmmTHw) Chinese written billboards lighting all the night, supermarkets open even until 2:00 o clock or 24 hours are the most interesting things when I compare the European style. The streets are always full of action, about 6000 7elevens work all the night and mornings.

Shopping and even looking at the stuff in the food court of the supermarket are wonderful. However, I can hardly select something familiar too eat. You can see crabs, snakes and some strange sea foods (video http://www.youtube.com/watch?v=oICNoWx1nrY). Even you are allowed to taste them while walking in the supermarket. I strongly recommend you to taste, it is even better than paying money and not eatingJ) I did once , could not stand when I saw strange things in my food. The staffs in the supermarket are really polite as all country; they even stop their current works and help me to find a product in the supermarket. As I said before, it is even impossible to explain a product to someone, unless he understands what you say. Before learning Chinese, I create a body language. Just try to explain water; you will most probably be misunderstood at the beginning.

However, I really found lots of delicious stuff in the night markets. They open at about 8: 00 o clock and there you can find variety of different foods. It is comparable cheaper than Turkey. Beside these, finally by finding the familiar Kebab, I became really happy, maybe the happiest man in the worldJ) ( this time , egyptian guy with an arabic music prepares kebap http://www.youtube.com/watch?v=pWtqTDelNNo - Of course , Doner Kebab in Germany and Turkey is better:)) They give great importance to their health. They do not eat too much bread. The food is mainly rice, and mostly they put egg or meat inside. That tastes really interesting when you drink soap with egg. My favorite is, as a Turkish guy, floury stuff looks like our Gozleme.


As I said, there is a big traffic jam in the streets. Beside these, I have seen some warnings, which are written as “no birds”. It was really strange … By the way; the warnings in the construction areas are really interesting. Actually there is no standard even though they have the same writings. Moreover, each person in the pictures smiles while warning about the inconvenience. Maybe, this shows the politeness of the people here. However what I recognized here also, even though these people are so kind , there exist too much security cameras in the streets . I could not understand why they do give great importance to this stuff. When I think about my country, maybe we have to have double of themJ))


Now, I want to give some information about the international fairs in Taipei. As I said, sometimes you feel yourself as a pop star in the streets; it is even the same when the sellers or responsible people in the fairs attack on you. One of the fairs, actually at the firs fair I have attended, some guys jumped on meJ) and they take me to the Trade office in order to let the suppliers and manufactures make a presentation of their products here. Because of being an engineer, I really enjoy this kind of information. Even I have the chance to research about the production style, quality, marketing stuff. What is also funny is to listen their presentations in Chinese since even the CEOs of these companies can not speak English. They even provide me a Chinese – English speaking translator. Almost every day, I go to this office and listen these people. We have same stuff in Turkey, this is even much professional than our street presentations.

By the way, I really recognized that I am really good at bargaining. This is really important here, as experienced too much in Turkey, I have no such big problem. Even, I give some appointments to the some foreigner friends here to help them by buying computers or any other stuff with a cheaper priceJ) They can not even say “no”, so always tend to reduce the price. However that is not unlimited. Even a seller was about to hit me, because of insisting too much.

Chinese language, since it is such a shape based language; it is too hard to write the characters. However, I recognized that the structure is even similar to Turkish. That is, maybe, because of the Turkish history in middle Asia. I do not if you know or not that the Turkish language is in the same family with Japanese and Finish. They do not use ‘four ‘ , because it means ‘death’ in Chinese. And by writing msn, they use “881” for ‘bye bye’ because of its similar pronunciation.

I know, I have written too much. As a person believing in sharing information, I want to share more by time. They do not know so much about Europe and America. After I get much familiar with this language, people, and culture, I will go on writing. I hope you enjoy these articles, pictures and videos. Have a good day …

Hope to see all of you


Omurden M. SEZGIN


For videos http://omurdens.tripod.com/
For Photos http://www.flickr.com/photos/30863084@N00/
Aricles http://omurdens.blogspot.com/

Videoroman of the adventure à http://www.youtube.com/watch?v=eN4Sd4b2d9o

Uzakdoğuyu keşfederken..3.seri


Her geçen gün yeni yeni şeyler öğrendiğim uzakdoğunun bu şirin adasından , izlenimlerimi paylaşmak adına sizleri tekrar rahatsız ediyorum. Öncelikle bu yolculuğa çıkalı tam olarak 78 gün oldu. Başta sıkıntılar yaşansa da , şu an tam olarak alıştığımı söylebilirim , en çok zorluk çektiğim yemeklere bile:) Bu yazıda , diğerlerinden farklı olarak , Taipei içinde yaptığım 20 km yürüyüşün izlenimlerinden , ev veya daha do[rusu oda kiralama sıkıntılarından , Tayvandaki başarılı geri dönüşüm sisteminden, burdaki ramazan ve cumhuriyet bayramlarından ve de mevcut durumumdan bahsetmek istiyorum.

Bir şehri , veya ülkeyi en iyi gezme yolunun yürüyerek ve haritasız bir şekilde sokaklarına dalma olarak düşünen bir insan olduğum için , keşfetmek adına sabahın 7 sinde yollara koyuldum. Sabahın erken saatlerinde şehirleri gezmek ayrı güzeldir, bunu Avrupada yaşadığım yalnız gezilerimden biliyorum. Merkezi bir noktadan , bu şirin adanın başkentini gezmeye başladım... Sokaklar erken saat olmasına rağmen dopdoluydu... Uzakdoğulular erken başlıyor göreve anladığım kadarıyla, tatil olsa bile... Öncelikle gürültülerin geldiği bir pazara girdim. Bizim pazarları aratmıyor, her yandan , özellikle yabancı olduğum için beni yanına çağıran bir ses. Ben de en yakın bulduğum kestane satıcısına yöneldim. Cebimden hemen , her zaman yanımda bulunan fındıktan uzattım , beğenmedi ama olsun. Biz de kavrulmuş olarak sattık mı aynı bu kestane gibi seversin dedim içimden. Sonra tekrar devam ediyorum. Gürültünün olduğu bir parka girdim , daha Çince anlamadığımız için kalabalığın bu saatte neden toplandığından haberim yok , ama parklardan bahsetmek gerekirse , her zaman kalabaligin bulundugu yerler.. Egzersiz aletleri var , yaşlı insanlar spor yapmakla meşgul. Bazı kişilerde , banka oturmuş masaj yaptırıyor , bu masaj olayı gerçekten burda çok yaygın.

Yürümeye devam ediyorum. Öncekinden daha büyük, nehrin kenarında bir parka gittim , koşanlar , hatta saksofon , gitar çalanlar var tek başlarına. Parkta özel ayrılmış alanda beyzbol oynayanlar var. Tayvan biraz daha Amerikanvari bir yer olduğu için , burada bu tarz şeyleri görmek mümkün. Zaten futbol burda Beyzbola göre daha az popüler diyebilirim.

Sokaklar yabancı dolu. Birkaç , güney amerikadan geldiğini düşündüğüm grupla , ispanyolca selam verdikten sonra yoluma devam ediyorum. Birden dikkatimi inşaatların önlerindeki uyarılar çekti. Türkiyede bu tarz resimleri göremeyiz sanırım. Adam gülerekten , rahatsızlık için üzüldüğünü söylüyor. Bu belki de burdaki insanların ne kadar da kibar olduğunu gösteren bir sembol. Birçoğunun fotoğrafını çektim , ilgilenen olursa siteden bakabilir. Ancak şunu söylemek gerekir ki , belli bir standart yok, aynı uyarıyı farklı şekillerde birçok kere görüyorsunuz. Başka bir konuda , her tarafta sizi izleyen gizli kameralar. Anlıyamadığım ,bu kadar güvenli , bu kadar saygılı insanın olduğu bir yerde, neden bu kadar kameranın olması. Açıkcacı güvenliklerine , ve özellikle sağlıklarına çok önem veren bir toplum burası.

Sokaklardan şimdilik bu kadar deyip, bu süre zarfında kiraladığım bir odadan bahsetmek istiyorum. Evet , oda , nerde o Bursada kiraladığım 2 odalı sıcak yuva J)) Burda yer dar , küçüçük adaya 23 milyon kişiyi sığdırınca, bana da aynı fiyata bir küçük oda düştü , şehrin merkezinde. Tabiki kiralarken pazarlık yaptık. İnanın 2 saat pazarlık sonunda 6500 NT den odayı , 5000 NT ye indirdim. Dikkatiniz çekerim , pazarlık, az ingilizcesi olan Tayvanlı ev sahibiyle yapıldı.Sağolsun , Çinceyi iyi kouşan Ankaradan bir arkadaş vardı yanımda. Ben söyledim , o çevirdi, demek ki kendim anlatsam daha fazla başarı elde edilecekti J)) . Yine de ev sahibini bayağı bir kızdırdık. Bu arada pazarlık konusuna tekrar döneyim, burda pazarlıkta güçlü olduğumuzu bilen , Türkiyeyi birkaç kere ziyaret eden Rus ve Almanlar, özellikle benle bilgisayar almak için randevu almaya başladılar. Sayelerinde, Tayvan içinde nasıl ticaret yapıldığının daha iyi farkına vardım. Hayır diyememeyen bu insanlara bastırdıkça , fiyatları indirme eğilimi gösteriyolar , ama son noktaları var tabiki. Sinirleniyolar. Az kaldı dayak yiyirordum : )))

Geri dönüşüm sistemi hakkında bilgi vermek istiyorum biraz da. Avrupada gezerken onların sistemini az da olsa tanıma şansım oldu. Tamam onlar da geri dönüşüm yapıyolar, hatta Alman stajyer arkadaşla Bursada kalırken , pillerini özel torbasına koyup, şirketteki pil geri dönüşüm kutusuna attğında pek bir şaşırmıştım. Burda , çöp kutusu yok sokaklarda.Çantamda çöp koleksiyonu yapmaktan , yakında kokmaya başlayacağım, neyseki odamda bizdeki sistemden bir ortam oluşturdum. Ama size çöp toplama izlenimlerim hakkında bilgi vereyim. Burda , özel melodileriyle sokaklarda gezen çöp arabaları var. Nasıl biz de çeşmeye birlikte gidilerse J),burda insanlar belli saatlerde toplanıp , müziği duyduktan sonra, beraber dışarı çıkıp çöp arabasını bekliyorlar.( Cop arabasi melodisi video http://www.youtube.com/watch?v=BmwwmXIu9SA). Fotoğraflarını çekme şansım ayıp olur diye olmadı ama çöp arabasının melodisini videolarıma koydum. Yemek yeme konusunda da deli bir geri dönüşüm var. Açıkcacı bu insanlar , neden yemek yemek için çubukları kullanıyolar diye düşünmedim değil. Gelmeden önce, Samsun-İstanbul uçagında Onur air in dergisinde bu konuyla ilgili bir yazı gördüm.Savaş dönemlerinin birinde, lazım olur diye , metal elde etmek için çatal kaşığı eritmişler sonrasında bunları kullanmaya başlamışlar. Çoğu kişi yanında çubuklarını taşıyor. Olmazsa, dediğim 24 saat açık marketlerden , restoranlardan tahta çubuklarınızı alabiliyorsunuz. Sonunda alıştım da , pek sorun yaşamıyorum yerken J)) Yoksa daha bir 10 kilo verirdim.

Biz Türkler , çoğrafi açıdan o kadar iyi yerdeymişiz ki , onu burda daha iyi anladım. İlk defa Türk olduğum için saygı duyulan bir yabancı ülke içindeydim. Ne yalan söyliyeyim , Avrupada Türkün anlamı farklı ,Amerikada bulunmadım daha ama , orda da çok farklı olduğunu zannetmiyorum. Hele şu Çin seddinin yapılması konusunda karizmamız yeter burda J)) . Neyse demek istediğim tarihimiz ve bulunduğumuz çoğrafya itibariyle bir köprü gibiyiz gerçekten. Bir yandan Almanlar, ingilizler , İspanyollar , güney amerikalılarla iyi geçinirken , bir yandan da burda az bulunan müslüman Mısırlılar, Yemenliler, Faslılar , Çatlılar ( ilk defa burdan bir insana rastladım,Fransızlardan çok çekmişler ) , Araplar , hatta Kanadalı ve Amerikalılarla iyi geçiniyoruz. Bunu katıldığım Ramazan Bayramı organiazyonunda yaşadım. Özellikle , döner ve izmir köfteyi orda doya doya ekmekle yediğim için unutamıyorum. ( Ramazan buulsmasi video http://www.youtube.com/watch?v=X9ik28hHjFU)

Cumhuriyet bayramı ,Türkiyede ne kadar çoşkuyla kutlanmışsa , burda da öyle oldu. Dünyanın dört bir yanından katılımcılarla , buranın en iyi otelinin Balo Salonunda bu güzel günü kutladık. Ben öcekiki yıllarda katıldığım balolarda olduğu gibi papyonumu eksik etmedim J) Konsolostan bile güzel olunca , yabancılara Türk yemeklerini anlatmak zorunda bana düştü. Köfte, Dolma, Baklava... Aman Allahım!!! Uzaklarda olan biri için bu yemekleri yemek ne büyük nimet , gidenler bilir... İki ayın sonunda böyle bir ziyafeti yaşıyınca , birçoğunu yabancılara bırakmadan ben yedim. Dediğim gibi burda ekmek nedir bilen yok , Konsolosumuz sağolsun bolca ekmek getirmiş buluşmaya,zaten bir de döneri görünce 3 günlük ihityacımı ordan aldım diyebilirim.

Uzun yazdım bu sefer biliyorum, şimdi kısaca Çinceden bahsetmek istiyorum.Bizim dilimiz en zor dillerden biri , ama bazı yönleriyle Çince Türkçeye benzeyince sınıfımın en başarılı öğrencisi oldum . Kurduğum cümleleri , hoca diğer öğrencilere anlatmak için inanın her seferinde 10 dakika harcıyor. Sınıfın büyük çoğunluğu Asyalı , hatta biri Moğolistanın başkenti Ulaanbaatar’ın belediye başkanının karısı. Onlar bile benim kadar dile adapte olamadılar. Demek ki, orta asyadaki geçmişimizin bir şekilde bize faydası var ....

Bu arada önceden de dediğim gibi , burda fuarları kaçırmıyorum.Dünyanın dört bir yanından gelenler burdaki ve özellikle Çindeki fuarları ziyaret ediyor. Bir seferinde, açıkcası ilk seferinde , yabancıyım diye üzerime atlayan bir Tayvanlı vasıtasıyla , burdaki hükümetin tanıtım ofisine sürüklendim. Hergün beni alıp , oraya götürüyolar. Tayvanlı üreticilerin ürünlerini Çince açıklamalarını dinliyorum. Bana bir de İngilizce bilen tercüman atadılar. Gerçekten , CEO seviyesinde üreticilerin ürünlerini bu şekilde anlatmalarını dinlemek, çok ama çok zevkli. Eminönünde yapılanın belki biraz daha profesyoneli , ama inanın bu küçük adada 1.6 milyon KOBİ statüsünde firma var. Demek oluyor ki, 20 kişiden biri patron bu adada , Çine gidenler de var... Çoğu kendi pazarlarında müşteriyi doyurunca, ucuz iş gücü için Çine akmış durumda. Bir bilgi daha , TVT ülkeleri , yani Tayland-Vietnam-Türkiye ilerde bu üretim yerleri için lojistik üssü olma durumunda. Eski ipek yolunun tarihi ,Türkiye açısından tekerrür etmede sanırım. Tekrar çok üreten Asya , Türkiyeyi yeni bir ipek yolu üzerine koyacak....

Şimdilik anlatacaklarım bu kadar. Umarım keyifle okuyorsunuzdur. Ne kadar bilgi paylaşabilirsem , o kadar mutluyum. Açıkcası , biz onları ne kadar bilmiyorsak onlar da bizi o kadar bilmiyorlar. Bunu , elimden geldiği kadarıyla , buranın en iyi üniversitesinde , paylaştığım Türkiye tantımıyla, kendi tecrübelerimle daha iyi anlamış durumundayım. Gününüzü doya doya geçirmeniz dileğiyle , sevgiler saygılar , uzakdoğunun bu şirin adasından....


Ömürden M. SEZGİN


Videolar için http://omurdens.tripod.com/
Fotolar için http://www.flickr.com/photos/30863084@N00/
Geliş Hikayesi: http://www.youtube.com/watch?v=eN4Sd4b2d9o